29 Mart 2010 Pazartesi

sev-mek

Uzun zamandan beri "sevgi" konusuna taktım kafayı.. Böyle bir soyut duygunun, nasıl oluyor da somut neticeler doğurduğunu düşünüyorum. Ya da insanların "sevgi" anlayışlarını.. Bu duygunun gücünü, insana kattıklarını ve yanlış değerlendirme sonucu insanlardan alıp götürdüklerini...

Sevgi soyut bir şeydir, hiç bir şekilde sahip olamazsın. Sadece onu kullanabilirsin. Ama malesef günümüzde yanlış kullanılıyor. İnsanlar sevgilerine sahip olmak istiyor, sevgiyi kendine değil karşısındakinin eylemlerine odaklıyor. Sevgi duygusunu yaşadığı için mutlu olmuyor, kendini sevdirmek için çabalıyor. Karşısındaki kişiyi olduğu gibi sevdiğini iddia ediyor ama onu değiştirmeye veya ondan bir şeyler talep etmeye çalışıyor. Sevdiği için fedakarlık yapıyor ama aynı şeyi ondan göremeyince olumsuz etkileniyor..

Halbuki sevgi, bir insanın kendine verebileceği en büyük ödüldür. Onu bir şeylere dayandırmamak lazım. Ondan birşey beklememek lazım. İnatla ve ısrarla kendini sevdirmeye çalışmamak lazım. Kişilere değil duygulara odaklanmak lazım. Bugün birini çok seviyorken yarın başka birini çok sevebilirsin. Önemli olan bu duyguyu kaybetmemek, kendimize verdiğimiz bu armağanın farkında olmak. Aksi takdirde, sen kendinden soğursun. Sen kendini sevmezsen, ne başkası seni sever, ne de sen başkasını sevebilirsin...

2 yorum:

Damla Erarslan dedi ki...

sevmek tabi ki bireysel bir eylem. karşılığı olmasa da sevebiliyoruz. karşılık demek, illa ki kendinden ödün vermek demek değil. fedakarlık insanın içinden gelendir. sevmek, karşındakine değer vermektir. ona özen göstermektir. ona saygı duymaktır.seven insanın, sevilmek ve değer verildiğini hissetmek dışında ne talebi olabilir? kimi zaman bizi haketmeyen, bize değer vermeyen insanları da sevebiliyoruz. o insanlara kendimizi sevdirmeye çalışarak, aslında kendimize vermediğimiz değeri, bilinçaltımızdaki onaylanma ihtiyacını ortaya koyuyoruz. aman onu kaybetmeyelim diye, onun hassas olduğu her konuya dikkat ediyor, ama kendimizi unutuyoruz. üstelik de bir de hala kendimizde sorun arıyoruz. ben de yapıyorum. o yüzden seni çok iyi anlıyorum. biz kendimizi sevmeyi öğrendiğimizde, bizimle sevgimizi paylaşan insanlara kendimizi sevdirme ihtiyacımız olmayacak. bizim tek yanlışımız hala bunu başaramamamız. İstanbul bana bu yüzden iyi geldi. Kendimi tanıyorum ve bencilliği yani kendimi sevmeyi öğreniyorum. Yavaş ama emin adımlarla ilerliyorum. Yüreğimi yerden yere vursa da bu şehir, biliyorum, doğru yolu bulacağım. Ve biliyor musun, en yorucu süreç ne istediğini bilmeden, korkuların seni yönettiği ve kararsız kaldığın süreçtir. Sen emin olduğunda, evren sana zaten ihtiyacın olan şeyi veriyor. Bunu en az benim kadar iyi biliyorsun. :-)

Özge'ye dair dedi ki...

:) evet biliyorum.
Zaten asıl problem de insanların sevmekle yetinememesi ve kendini sevdirmeye çalışması. Ben bunlara üzülüyorum. Bence hiçbirimizin onay görme ve sevilme ihtiyacı olmamalı. Her birey kendine yetebilmeli. Bu bencillik değil, insanın kendini sevmesi. Bir birey olarak kendine değer vermesi ve sevgisinden karşılık beklememesi..
keşke herkes bu düzeye ulaşabilse.. o zaman çok mutlu bir çevremiz olur :) bunlar derin konular, bir ara karşılıklı konuşuruz inşallah :))