26 Şubat 2010 Cuma

Bile bile Lades

Küçükken evde hep lades oynardık. Bir tavuk kemiğine dokunularak ladesine girilir ve ondan sonra ilk kim ladese girilen kişilerden "aklımda" demeden bir obje alırsa eline oyunu kaybederdi. Kimi zaman bu oyunumuz günlerce sürerdi. Ben çok iddialıydım, kaybettiğim çok az olurdu. Hatta babamı yenebilmek için düşünüp, taşınıp, stratejiler belirleyip, ciddi senaryolar yazardım. Muhtemelen herhangi bir olay karşısında gerektiğinde senaryo yazmak ve onu sergileme yeteneğim bu oyun sayesinde gelişmiştir. Birine birşye yaptırmak istiyorsam veya ağzından bir bilgi almak istiyorsam anında bir senaryo yazarım ve istediğimi elde ederim.

Bazen ebeveynler, çocukları mutlu olsun diye oyunu bile bile kaybederler. Tabi çocuklar zehir gibi olduğundan, bilerek kaybettiklerini çaktırmamak için çok ciddi bir senaryo ve rol kabiliyeti de onları bekliyordur. Yüzdeki mimikler çok önemlidir o anda. En ufak bir mimik kaymasında evde kıyametler kopar çünkü. Çocuk istemez çocuk yerine koyulmalı, bileğinin hakkıyla yenebilir halbuki herkesi. Yaşı küçük olabilir ama zekasının hiçbirinden eksiği yoktur. Hatta kimi zaman fazla bile olduğu iddia edilse hiç şaşırmam :) 

Bu eski ama önemli oyun dün gece geldi aklıma. Çünkü bir konuda bile bile kaybettiğimi düşündüm. Evren ile bir oyun oynuyordum ve dün gece lades oldu. Hani son zamanlarda bahsediyordum ya bir hayalimi gerçekleştireceğim diye, işte o bir televizyonda program sunmaktı. Bir anda karşıma çıkmış, tüm enteresanlığı ile bana gelmişti. Bu pazar ilk çekimi yapacaktık. Korkuyorum demiştim ya, evet zaman yaklaştıkça korkumun boyutu da büyümüştü ve içten içe işin iptal olmasını istemeye başlamıştım. İptal olması için bir sebep yoktu ama demek ki ne büyük bir negatif enerji vermişim ki dün gece saat 23:00 itibariyle programın iptal edildiği haberi geldi.

Ben nlp eğitimi almış, düşünce gücünün önemini çok iyi bilen biri olarak nasıl oldu da çok istediğim birşeyi düşünce gücümle kendimden uzaklaştırdığıma inanamıyorum. Son bir haftadır içimden korktukça ve negatif enerji verdikçe bunu fark ediyor ama nedense kendimi kontrol edemiyordum. Negatif enerji verdikçe oyunu evrenin kazanacağını biliyordum ama kazanmak için düşünce boyutuma müdahele edemedim.Çocukken kazanmak için verdiğim emeği, bu yaşımda hem de farkında olarak veremedim. Programın iptal olmasına çok üzüldüm ama en çok kendi düşünce gücümü kontrol edemediğime üzülüyorum.

Herşeyde bir hayır vardır, biliyorum. Ama bu sefer ki olay benim sayemde oldu, tüm negatif enerjisini ben verdim. Çok istediğim birşeye bu kadar yaklaşınca, yaşadığım korku beni kontrolü altına aldı. Ve ben Lades'i bile bile kaybettim.

5 yorum:

Yalçın Arsan dedi ki...

Eskiden lades tutuşulurdu!..bak bunu unutmuşum eskiden serisinde :))

Özge'ye dair dedi ki...

Eskiden serisi çok eksik kaldı zaten. Daha bir sürü şey çıkar..

Yalçın Arsan dedi ki...

yayınlanmaya değer (lades dışında) 3 tane daha bul hemen yeniden canlandırayım eskideni :)

Özge'ye dair dedi ki...

hmm..
1. Eskiden su musluktan içilirdi. Elimizi musluğa dayar, kana kana su içerdik.
2. Eskiden İzmir'de fil pizzanın önünde buluşulurdu. Biri geciktiğinde saatlerce onu orda beklerdik.
3. Eskiden meyve sebze alışverişleri pazardan yapılırdı. mahalle arasında pazarlar kurulurdu
4. Eskiden treleybüs vardı (nasıl yazılıyor bilmiyorum). Elektrik kesildiğinde yolda kalırdık
5. Eskiden yün yataklar ve yastıklar vardı. Baharda o yastıkların pamukları çıkarılır, havalandırılırdı.
6. Eskiden mendiller vardı. okula giderken cebimize bez mendil koyardık. Bayramlarda da büyükler mendiliçinde para verirdi..

daha yazayım mı??

Yalçın Arsan dedi ki...

hepsini değilse de bazılarını kullanabilirim evet :) tamam, peki...