25 Ocak 2010 Pazartesi

Süper Anneannem..

Biraz önce Anneannem aradı, haberlerde İstanbul'un kar altında olduğunu duyunca beni merak etmiş. çıkma sakın sokağa diyor :)üzerine kalın kalın giyin, evinde otur azcık diyor :)


Ben anneannemin evinde büyüdüm. Annem ve babam çalıştığı için bana o bakardı. orası benim için çok eğlenceliydi. Evde dedem ve büyük anneannem (anneannem'in annesi)vardı. Alt katta da teyzemler oturuyordu. bir de kocaman bahçemiz ve dut ağaçlarımız vardı. Çok hareketli geçerdi orda günler. Ananem, hayatımda gördüğüm en çalışkan kadınlardan biriydi. Dedem'e bakar, annesine bakar, bana bakar, her gün evinin işini yapar, yemeğini yapar, bahçeyi sular, balkonları yıkar, boş kaldığında salçasını, tarhanasını yapar, komşularını ziyaret eder akşamı ederdi. bu yoğunluğun arasında her öğlen 1 saat dinlenirdik onunla. Yere yatar, ayaklarımızı koltuğun üzerine dikerdik. Neden öyle yaptığımızı bilmezdim ama ayaklar yukarı kalkmadan dinlenilmiyor sanırdım :). Dut mevsiminde mahallede dut toplama gecesi düzenlenirdi. Bütün komşular toplanır, kocaman çarşaflar açılır, dedemin ağaca tırmanmasına müteakip şenlik başlardı. Biz çocuklar, o açılmış çarşafların altına girerdik. kafamıza teker teker dutlar düştükçe koşmaya başlar, çığlık çığlığa mahallede turlar atardık.

Büyük anneanem sakattı. yani bir şekilde düşmüş, bacaklarını kırmış ve bir daha korkusundan ayağa kalkamamıştı. Değnekleri ile evde yürür, hiç dışarı çıkmazdı. Onunla her gün pencereden sokağı seyreder sohbet ederdik. Zamanında çok görmüş geçirmiş tam bir türk kadınıydı. Saçlarını 2 yandan örer, tepeden tuttururdu onları. üzerine de yalancıktan örtüsünü örterdi. Gençliğinde çok yerler gezmiş, büyük bir servetten zor günlere düşmüştü. Bana erkeklerle ilgili hep nasihatlar verirdi: "aman kızım, erkek ata'dır. o ne derse "he" diyeceksin. Erkeğini mutlu edeceksin. sakın ona karşı çıkma, tartışma.." Yaşlıydı ama hafızası inanılmaz iyiydi. Ona bir şey söyle gerisini unut. nasılsa o sana hatırlatırdı.

Anneannem ve büyük anneanem.. benim hayatımın en değerli 2 insanı. Büyük anneannemi ben üniversitedeyken kaybettik. Öldüğünde torununun torununu görmüştü. Onun ölümünü benden saklamışlardı. o yüzden cenazesini göremedim. Onu çok özlüyorum..

Anneannem de yaşlandı artık iyice. çok içim acıyor onun böyle elden ayaktan kesildiğini görmek. Hayatı boyunca herkese hizmet etmiş biri olarak kimseden hizmet istemiyor. Hala kendi işini kendi yapmak istiyor ve yapıyor da. Ona hep, büyüyünce sana yerden ısıtmalı ev alıcam derdim (evinin çatısı olmadığı için yazları çok sıcak,kışları da çok soğuk olur) ama alamadım. Ev almayı bırakın, hayatımı onun yanında bile geçiremiyorum. İzmir'e gittikçe görebiliyorum anca. Ona her sarıldığımda, ya bu son sarılmamsa diye korkup, içimden dualar ediyorum: nolur nolur ona birşey olmasın...

Keşke büyümek için bu kadar sabırsız olmasaydık.. keşke zamanı geri alabilsek ve ben yine çocuk olsaydım.. keşke hep o günlerde kalsaydık.. hep beraber.. Şimdi anlıyorum ki, onlar yaşlanmasın diye ben büyümemeyi tercih ederdim.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Annaannen bu bloglara geçtiğini uysa çok mutlu olur.Güzel bir de-
neyim yaşamışsın ve çok güzel ak-
tarmişsın.Tebrik ederim.Ayten

Unknown dedi ki...

Seninle beraber ağaçtan düşen dutların altındaydım sanki yazıyı okurken. Hislerini ne hoş nakletmişsin... Tebrik ederim çıtırım;)

Hayat devam ediyor ve doğan büyüyor ve hatta yaşlanıp kanı çekiliyor. Her ne kadar anksiyete ile birlikte gelen ailemin benden ayrılması fikri benim için kıyametse, bunun birgün gerçekleşmesi gerektiğine inanmak bu işten sıyrılmanın en mantıklı yolu. Şu an oturduğum masamdan kalkabilecekmiyim bu bile meçhulken dua & tefekkür ve tevekkülen tek zırhımız...