Çocukken okuduğum, Aborjinler'in hayatını anlatan bir kitaptan aklımda kalan bilgilerden birisi de sinekler olmuştu. O zamana kadar sineklerden nefret eder, bu yaratıkların neden var olduğunu kendi kendime sorgular dururdum. Belki de o yüzden kitaptaki 4 satırlık bir bilgi benim bütün bakış açımı değiştirmişti. Sinekler, aborjinlere peeling hizmeti sunuyorlardı. Yani tozdan topraktan tıkanan gözeneklerini, kendilerini sineklere teslim ederek, sineklerin açmalarına izin veriyorlardı. Aman Allahım, böyle bir şey gerçekten mümkün müydü.. Benim nefret ettiğim, cildimin kaşınmasını, şişmesini sağlayan, kulağımın dibinde beynimi delecek gibi vızıldayan bu yaratıklar gerçekten faydalı olabilirler miydi?..
Bu farkındalıktan sonra, algıda seçicilik olsa gerek, heryerde karşıma sinek ile başlayan cümleler çıkmaya başlamıştı. "Hayatta hiçbirşey arasında ayırımcılık yapmamak lazım: sinek ile fil arasında sakın ayırımcılık yapma.. Sinek de küçüktür ama mide bulandırır.. Hayatta herşeyin bir görevi vardır, sineğin bile.. Sinek mucizesi, vs..". Hatta yanlış bilmiyorsam Kuran'da dahi sinekten bahsedermiş. Peki bu sinek nedir, kimdir, ne işe yarar, bize öğretmesi gereken görevi nedir, neden kan emer?..
Karasinekler, bütün uçucu böcekler içinde en ustasıymış. Hatta böcekler aleminde hava akrobatı olarak anılırlarmış. Yerçekimine karşı koyabilmelerinin sırrı, bacaklarının son kısmının çengel şeklinde yaratımlası ve bu çengellerin uç bölümlerinin küçük vantuzlarla donatılmış olmasıymış. Herhangi bir yüzey ile temasa geçtiklerinde, salgıladıkları yapışkan sıvı ile o yüzeyde asılı kalırlarmış.
Erkek sivri sinekler, dişilerini kanat çırpış seslerinden tanırlarmış ve havada çiftleşirlermiş. Yani dişi sivrisineğin kanatlarının çıkardığı ses, erkek sivrisineği etkiler, çiftleşme isteğini arttırırmış. Dişi sivrisinek, erkekten daha hızlı kanat çırparmış. Bu durumdan anlıyoruz ki sineklerin işitme yeteneği çok gelişmiş. Bu kadar sesin arasında, kanat çırpış frekanslarını algılayabilmek zor olsa gerek. Çiftleşme gerçekleştikten sonra, dişi sivrisinek, erkeğin spermlerini özel bir kesede muhafaza ederek, haftalar boyu döllenmiş yumurta yumurtlayabilirmiş. Erkek ise, çiftleşmeden bir süre sonra ölürmüş. Burdan benim anladığım durum: erkek sivrisinekler tek eşli ve çiftleşme görevini yerine getirdikten sonra bu dünyadan göçüyorlar. Dişiler çok eşli olabilir sanırım :) ama asıl beni şaşırtan durum burdan sonra başlıyor.
Meğersem, dişi sivrisinek yumurtasının gelişimi için kan emermiş. Yani çocuklarının sağlıklı olması için biz onlara kan veriyormuşuz :)) Gerçi sinek, kanımızı alırken bize hiç sormuyor ama ana yüreği işte, o durumda kim olsa aynı şeyi yapardı :). Sinek yumurtalarının gelişebilmesi için sulu ortamlara ihtiyaç varmış. Durgun sular tercih sebebiymiş, çünkü bu sular, içerdikleri fotosentez yapabilen bitki öbekleri sayesinde oksijence zenginlermiş. Yumurtanın gelişmesi ortamın şartlarıyla alakalıymış. O nedenle anne sinek, uygun ortamı bulmaya çalışırmış. Nasıl mı? Karnının altında bulunan bir alıcı sayesinde (biz buna halk arasında dedektör diyoruz), toprağın nem ve sıcaklık bakımından uygun olup olmadığını tespit edebiliyormuş. En uygun yeri bulabilmek için toprağı santim santim hiç yorulmadan tararmış.
Hayvanların, böceklerin yumurtaları, çocukları için bu ve benzeri şekillerde göstermiş oldukları davranış biçimi beni çok düşündürüyor. Kaldı ki bunlar ne eğitim alıyorlar, ne kitap okuyorlar, ne de bizim gibi düşünebiliyorlar. Sadece iç güdüleriyle davranıyorlar ve çocukları için ellerinden gelen her türlü fedakarlığı, her türlü azmi gösteriyorlar. Biz insanlar ise hala hamileyken sigara içiyoruz, spor yapmıyoruz, uygun ortamlar aramayı bırakın, karnını nasıl doyuracağımızı bilmeden çocukları doğuruyoruz. Hayvanlara baktıkça anlıyorum ki bunların cahillikle alakası yok. Neyle alakası olduğunu siz anlayın artık..
Her neyse, biraz olsun sinekleri anlamaya başladıysak ne ala :).. Evet farkındayım, hala tam olarak bizim ne işimize yaradıkları hakkında bir bilgi veremedim. Araştırmalarım devam ediyor. Bilenler varsa bana yardımcı olursa çok sevinirim..
Haa, unutmadan, söylemek istediğim bir şey daha var. Sinekler ile konuşmayı deneyin. Ben onlarla açık açık konuşuyorum ve diyorum ki: bak sinek kardeş, madem hamilesin ben senin ve çocuklarının katili olmak istemem, ama sen de benim kanımı alma. Alcaksan da iyice uyuştur beni ki kaşınmayım...
sonuç: beni dinliyorlar :) bu yaz sinekten yana hiç problem yaşamadım :))http://hayvanlaralemi.net, http://tr.wikipedia.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder