20 Temmuz 2010 Salı

karahindibu

.. vee sonunda yıllardır niyetlendiğim ama bir türlü yaptıramadığım dövmemi yaptırdım. O kadar çok söylemiştim ki herkese ''dövme yaptırıcam'' diye artık kimsenin inancı kalmamıştı bana. Ve dün akşam bir deli cesareti ile gittik oturduk Sara ile masaya..

Kafamda hiç bir model yoktu. Yok ki benim öyle anlam yüklediğim sembollerim..
Zaten hayatımdaki en önemli eksiklerden biri de bu ya. Hiçbir şeye anlam yükleyemiyorum ben. Hayatımda hiç benim şarkım dediğim bir şarkı olmadı, veya bir obje, bir yemek, bir şiir, bir tablo, bir otomobil, bir ev, bir hayvan, vs.. Ben zorlanıyorum anlam yüklemeye, benim diye sahiplenmeye. Hayatta hiç bir şeyi sahiplenemedim ben. Sadece o anda yanımda olanlarla tadını çıkardım her şeyin ve gitme sırası geldiğinde teşekkür edip vedalaştım her biriyle. Belki de o yüzden yıllardır yaptıramadım bir dövme.

O yüzden çok anlamı var şu an bu dövmenin benim için. İlk defa bir anlamı (şekili) sahiplenip ömür boyu vücudumda taşıyacağım. İstesem de gitmeyecek benden. Hemen de bir anlam yükledim zaten bu şekile: ben de bu karahindibu çiçeği gibi en ufak bir rüzgarla tohumlarımı etrafa saçmak, saçılan her tohumdan üremek, üretmek istiyorum. Ve ürettiğim her şey kanatlanıp uçsun, havalansın, kendi başına bir değer olsun istiyorum. Karahindibu bitkisi kadar faydalı ve mütevazi olmak istiyorum. Tohumumu saçtığım heryere faydam olsun istiyorum, ve hep özgür olmak istiyorum.. Nasıl ama? :))

Haa bu arada dövmemi Beyoğu Mısır Apartmanında Lucky Hands diye bir yere yaptırdım. Hayatımda gördüğüm en müthis salondardan biriydi diyebilirim. Hijyen olarak çok güven vericiydi. Çok keyifli bir ortamdı. Hiiiç acımadı :))) (yerse)

Hiç yorum yok: